Prof. Dr. Ali Saffet Gönül Odatv’ye konuştu: Yapay zeka Azlheimer’a faydalı

Tüm güzel anıları unutturan, en sevdiklerini bir yabancı gibi gösteren hastalığı erken teşhiste tekil çalışmalarda başarılı olamayan bilim insanları, güç birliği yaptı. Prof. Dr. Ali Saffet Gönül ile Alzheimer'ı, çaresiz gibi görünen bu hastalık ile ilgili ümit verici gelişmeleri konuştuk.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri, Radyoloji Anabilim dalları, Uluslararası Bilgisayar Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sinirbilim Anabilim Dalı, Psikoloji ve Matematik bölümlerinin Mercer Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümü’nün Alzheimer’ın erken teşhisi için 2013 yılından beri sürdürdüğü çalışmalar, dünyanın pek çok merkezinde olduğu gibi istenilen sonucu vermedi. Bunun üzerine, Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Ali Saffet Gönül başkanlığındaki araştırma ekibi, 2 bin 500 bilim insanının çalıştığı, ellerinde 400 binin üzerinde beyin verisi bulunan Enigma Konsorsiyumuna dahil oldu. Bilim insanları, ayrı ayrı çalışmayı bıraktı, oluşumu 20’li 30’lu yaşlarda başlayan, 60-70’li yaşlarda ortaya çıkan, bu nedenle erken teşhisi çok önemli olan Alzheimer’i alt etmek, hatıralarla yaşlanmayı sağlayabilmek için birlikte hareket etmeye başladı. Bilim insanları arasındaki bilgi akışı, kısa sürede önemli gelişmeler yarattı. Prof. Dr. Ali Saffet Gönül ile Alzheimer’ı, çaresiz gibi görünen bu hastalık ile ilgili ümit verici gelişmeleri konuştuk.

10 yıldan uzun süren çalışmalarınız sonuç vermemiş…

Beklediğimiz sonuçları bütün dünyada olduğu gibi elde edemedik. Problem bizim tanımladığımızdan daha kompleks. Biz beyni üç aşağı beş yukarı kalp gibi ya da mide gibi bir organ olarak düşünürken çok daha farklı boyutları olan bir organla karşı karşıya geldik. Belirli oranlarda teşhisi koyabilme şansına sahip olmamıza rağmen, hadi bunu genel kullanıma açalım diyeceğimiz boyuta gelemedik. Bunu sadece biz değil, alandaki liderler de yapamadı. Ama eninde sonunda hem psikiyatrik hastalıklar hem Alzheimer, bunamalar, MR ya da benzer araçlarla tanıya gidecek. Geçen seneler içinde düşünmediğimiz pek çok şeyi öğreniyoruz.

Ne gibi?

Mesela biz beynin şeklinin anatomik olarak nasıl olduğunu biliyorduk, ama bu şekildeki bir noktadan diğer noktaya olan mesafenin bilgi işleme olan etkisini bilmiyorduk. Yani beyninizin şekli tesadüfi olarak oluşmuş değil. Her bir mesafe bir işlemi sağlıyor. Çoklu bilgi girişinin olduğu noktalar var. Bu temel noktaları, mesafeleri, bağlantıları, beynin dinlenme durumu aktiviteleri… Bunların geçtiğimiz yıla kadar ne kadar önemli olduğunun farkında değildik. Şimdi beynin dinlenme durumu aktivitesinden, sonra neyi düşüneceğiyle ilgili bazı ipuçları elde etmeye başlıyor bazı arkadaşlarımız.

Ben düşünmeden ne düşüneceğimi anlayacak mısınız?

Nokta atışı ne düşüneceğinizi bilecek gibi değil, ama mesela hızlı mı karar vereceksiniz yavaş mı karar vereceksiniz, bir konu üzerinde odaklanma hızınız gibi pek çok şeyi anlamak mümkün. Bir malı önceden seçip seçmeyeceğiniz veya hangisini seçeceğinizi bilmek mümkün. Ya da liderlerin resmini göstererek hangi lidere oy vereceğinizi anlamak mümkün. Bunu doğrudan sormak daha ucuz tabii MR’a sormaktan ama mesele şu. Bir 5 dakika sonra derse girdiğinizde ne kadar konsantre olacağınız ya da problemi çözmeye ne kadar motive olduğunuz, belki sporculuk alanındaki motivasyonunuzu şu anda dinlenme durumundan da öngörmeye başladık.

Bu bulguların nasıl faydası olacak?

Bunların önemli bir kısmı, patoloji ile normal arasındaki farkı anlamak için. Mesela şizofrenide insanlarda harekete geçme ile ilgili ciddi problem var. Gidip banyosunu yapmıyor. İnsanların arasına karışmıyor. O zaman baştan eğer bu hareketi başlatan sistemi bilirseniz, ona müdahale edebilmeniz mümkün. Zaten Elon Musk’ın da söylediği, şu anda hazır olmayan çipin amaçlarından biri de bu. Dolayısıyla eğer patolojik alanı bilirseniz, bu bir disfonksiyon (İşlev bozukluğu olan) alansa ve bu alan elektriksel iletimin bir sonucunda bozulmuşsa, çiple bunu düzene koymaya çalışıyorlar.

Onlar şimdi daha hareket alanlarıyla yani bacak, kol gibi alanlarda yapmaya çalışıyorlar ama bir müddet sonra uyduruyorum her şeyden çabuk alınan, çabuk üzülen insanda da yapabilecekler. Alınganlık miktarınızı biraz azaltmak için bir çip yerleştirirsek, cep telefonunuza bugün alınganlığım azalsın diye bir ayar yapabilirsiniz.

DİKKAT AZLIĞI MI UNUTKANLIK MI?

Unutkanlık çok artmadı mı sizce?

Normal insan beyninin evrimi, 70-100 kişilik bir kabilede tehlikelerin var olduğu, ama çok da uyaranın olmadığı, sabahtan tarlaya gittiğin, ava çıktığın bir ortamda başladı. Bugün sabahtan kalk, televizyonu aç, 10 tane haber duy, üst kattaki komşun gürültü yapsın, otoparkta yerim ne oldu diye düşün, şimdi gidip bankadan para çekeceğim, oradan şu olacak, buradan bu olacak diye onlarca ortama girdiğin, onlarca iş takibin olduğu bir ortama geldi. Bunu şöyle düşünün bir borudan su akarken bunu bire ikiye bölmek var, ona bölmek var. Pek çok konuya bölünüp dikkat azaldığı için de dikkate bağlı hatalar oluyor. İnsanların unutkanlık dediği pek çok şey aslında dikkatlerinin dağılmış olmasından.

Bir başka mesele de dijital araçlar dikkati çok dağıtıyor. Özellikle Facebook, YouTube, Instagram, X gibi çok sayıda uyaranın ardışık olarak verildiği medya, dikkat sürelerini azaltıyor. Tek seferde dikkat süresi bir dönem 17-20 dakikadan 3 dakikaya düşmüş vaziyette. Zaten TikTok gibi Shorts gibi kısa videoların mantığı bu. Çünkü daha uzun videoları insanlar seyredemiyor. Öğrencilerin ders takibi de düşüyor. Bir de şu anda okul başarı motivasyonu eskisi gibi değil. Ders çalışırsın, doktor, mühendis olursun, para kazanırsın, adam yerine konursun. Şu andaki şartlar benim dönemimdeki gibi değil. Pek çok öğrenci için okuma motivasyonu düşmüş vaziyette. Türkiye’de günlük zamanımızın önemli bir kısmı sonlanmayan siyasi olaylarla gidiyor. Bizi hedefe kilitleyecek gelişmeler çok az. Ne oluyor, hedefiniz yoksa yoldan çabuk çıkarsınız. Öğrenci de çabuk çıkıyor. Olayı sadece dijitale indirgemek doğru olmaz.

Motivasyon neden bu kadar düşük?

Asıl mesele, kişilerin hayatla ilgili hedeflerinin önemli ölçüde daralmış olması. Herkes heyecanla gelecek düşünüyor, biz ise bugünü de atlattık çok şükür diyoruz. Hem kendi çevremde hem öğrencilerimizde hedefi olan öğrenci sayısı çok az. Hedefi olanların da önemli bir kısmı yurt dışına gitmeyi hedefliyor. Bir insanı mutlu edecek asıl hedef, kendini gerçekleştirmektir. Çok kaliteli bir adamı çok basit bir yere koyduğunuzda zaten mutsuz olur.

Alzheimer çok mu yaygınlaştı?

65 yaş üstü yaşam süresi artmaya başladı. İnsanlar daha uzun yaşayınca da başka hastalıkları daha sık görmeye başlıyoruz. Alzheimer da bunlardan bir tanesi. 65 yaş sonrası yüzde 5, 80 yaş sonrası yüzde 20 civarında görülüyor. Katlayarak artıyor, ama 45-55’te de hastalarımız var.

Eskiden de bu kadar genç yaşta görülüyor muydu?

Görülüyordu, ama hekimin teşhisi koyabilmesi için önce aklına gelmesi gerekiyor. Eğer siz az görülen hastalığı daha sık görülen bir hastalıkla açıklarsanız o teşhisi atlıyorsunuz. Eskiden yaşlandı, bunadı deniyordu. Şimdi Alzheimer teşhisi daha kolay konuyor. Alzheimer o kadar popüler oldu ki her önüne gelene Alzheimer denmeye başlandı. Bugün Alzheimer denen vakaların birçoğu Alzheimer değil.

Ne olursa Alzheimer diyoruz?

Bir kişinin unutkanlığının günlük işlerini aksatacak kadar olmasını bekliyoruz. Yine beraberinde bizim yürütücü işlev dediğimiz planlama, programlama, düzene koyma gibi birtakım işlevlerin kaybolmasını bekliyoruz. Eğer bütün bunlar kaybolmaya başladıysa unutkanlık da kendisini gösteriyorsa aklımıza Alzheimer geliyor. Bir müddet sonra kişilerin diğer yetileri de kaybolmaya başlıyor. Günlük hayatlarını idare etmekte zorlanıyor. Konuşmayı unutuyor, yürümeyi unutuyor, yutkunmayı unutuyor ve vefat ediyorlar.

Neden Alzheimer oluyoruz?

Bir kısmı genetik, bir kısmı da beta amiloid dediğimiz bir maddenin beyinde birikmesiyle oluşuyor. Bu madde hücrenin içinde değil de dışında birikiyor. Kendisi bir toksik ortak oluşturuyor ve diğer hücrelerin ölmesine yol açıyor.

Bu maddenin beyinden alınarak karaciğere taşınması lazım, ama taşınamıyor ve orada birikmeye başlıyor. Aslında beyinde toksik madde ürer, bunları vücut bir şekilde dışarı atar, ama burada bu maddeyi dışarı taşıyıp atamıyor.

Beyindeki Alzheimer ile ilgili süreç 20’li, 30’lu yaşlarda başlıyor. 30-40’lı yaşlarda idare ediyorsunuz, 60-70’li yaşlara gelince kendini gösteriyor.

Asıl problem, Alzheimer hastalığı teşhisi konduğunda hastalığın erken dönemin sonuna veya orta döneme gelmiş olması. Dolayısıyla tedavi için elimizdeki ilaçlara başlanmasına bir miktar geç kalınmış olunuyor. Çünkü bu ilaçlar unutkanlık üzerine ve genellikle de hastalığın erken döneminde etkili.

YENİ İLAÇLAR GELİŞTİRİLDİ

Yeni ilaçlar geliştirildi mi son zamanlarda?

Alzheimer ile ilgili her sene bir şeyler bulunuyor. Birkaç önemli ilaç hem geliştirildi hem de Amerika’da piyasaya çıktı, ama bir ilacın teorikte işe yaradığını görmek, pratikte de aynı sonuçları almayı gerektirmiyor. O yüzden faz çalışmaları yapılıyor. Yani ilk başta çok iyi sonuçlar alıyorsunuz, ama bir bakıyorsunuz, geniş hasta gruplarında iyi sonuçlar olmuyor. Alzheimer ile ilgili ilaçlar geliyor, gelmeye de devam edecek. Sırada geliştirilen ilaçlar var. İş ki bir şeyi düzeltirken diğerlerini bozmayalım. Yani kısa dönemde belleği tamamen koruyup bunu aktaran bir sistem olacak mı, zannetmiyorum.

YAPAY ZEKÂ DEPRESİF DURUMU AZALTIYOR

Bazı gelişmeler var. Mesela insanın, yapay zeka ile sürekli konuşarak, kendisini, anılarını evdeki Alexa gibi ya da Apple Pod gibi akıllı cihazlara anlatarak kendinden birini oluşturması. O cihazla evdeki diğer aletlerin bir arada olarak sizi yönlendirmesi, günlük rutininizi hatırlatması. Mesela diyelim ki torununuz geliyor, adını, kaç yaşında olduğunu size hatırlatıyor olması.

Hatta bu cihazlar sabah uyanıyorsunuz ilaçlarınızı aldınız mı, kaç tane alındı, alınmadı sorularını yöneltebilir. Çünkü yaşlı insanlarda en önemli sorun, ilaçlarını unutup almamaları. Bu unutkanlıklarını çok artırıyor. Ya da çok almaları. “Şikayetin var mı” diyor. Bu yaşlılarda depresif durumu inanılmaz azaltıyor. Hayat kalitesini de artıran bir sistem. Sadece ilaç Alzheimer için bir süreç değil. Ek sistemlerin büyük faydası var.

“Unutmaktan şikayet ediyorsanız Alzheimer olma ihtimaliniz düşük” demiştiniz geçmişte…

Unutmaktan şikayet edenin Alzheimer olma ihtimali tanı olarak düşük, ama erken Alzheimer dönemlerinde insanların bir kısmı bunu fark eder. Ancak unutmaktan çok fazla şikayet edip sonradan aklınıza geliyorsa, Alzheimer olma ihtimaliniz daha düşük. Bununla kesin değildir demiyoruz, ama olma ihtimaliniz daha düşüyor tabii.

Unutmadan yaşlanmak için öneriniz var mı?

Kesin bir yöntem söz konusu değil, ama bugünkü verilere baktığımızda en önemli etkenin düzenli spor olduğunu görüyoruz. Haftada 3 gün 40 dakika ile bir saat arasında spor dahi bellek fonksiyonlarını düzenliyor.

Ne yapıyor spor?

Oksijen düzeyini artırıyor, bu da beyin dokularının daha iyi beslenmesini sağlıyor. İkinci yaptığı şey beyinden köken alan büyüme hormonu var, onların da salgılanmasını, bireyin bir çeşit sağlıklı olmasını sağlıyor. Beyin vücuttan ayrı organ değil. Kan şekeriniz kötüyse, tansiyonunuz kötüyse bu beyne de vuruyor. Yürüyüş yaptığınızda obezite azalıyor, kan şekeriniz, tansiyonunuz düzenleniyor. Kontrol altına alınmamış diyabet ve tansiyon, damarsal demansa neden oluyor.

İkinci koruyucu olacak şey, Akdeniz diyeti, yani bol sebzeli yemek, karbonhidrattan uzak durmak. Akdeniz diyeti Alzheimer için olabilecek en iyi diyet, ama bunun etkisi spordan daha az. B12 eksikliği unutkanlık yapar. Yaşla beraber B12’nin bağırsaklarda emilmesi azalır. O yüzden B12 desteği alınabilir yaş 60’ın üzerindeyse.

Ardından “Su doku çözün” önerisi de geliyor sanırım…

Günlük hayatta zihinsel aktivitelerin faydası olduğu söz konusu, ama genellikle zihinsel aktiviteler zaten zihnin iyi olduğu zamanlarda yapabildiği için zihinsel aktivite mi hasta olmayı engelliyor yoksa zaten bu insanların potansiyeli mi iyi o konuda hala çok net değiliz. Ama zihniniz müsaade ettiği müddetçe bulmacadan su dokuya, günlük kitap okumadan problem çözmeye kadar konularla ilgilenmekte fayda var. Göz kulak sağlığına dikkat etmekte fayda var. Onların bozulması işleri zorlaştırıyor. Zaten yapabilecekleriniz bununla sınırlı.

Berrin Tuncel Birer

Diyarbakır escort
mardin escort
bursa escort
adana escort
izmir escort
ekmel ekmel