“`html
Eski Ekonomi Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi’den Çarpıcı Açıklamalar
Eski Ekonomi Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi, Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtlayarak Türkiye’nin mevcut ekonomik durumunu değerlendirdi.
– Türkiye’nin Son Ekonomik Operasyonlarının Bedeli Nedir?
Son bir yıl içerisinde, Türkiye yurt dışından 40 milyar USD’lik sıcak para sağladı. Ancak bu kaynak için ödenen faiz miktarı yaklaşık 12 milyar USD oldu ve sonuç olarak bu paralar, faizleriyle birlikte yine yurt dışına geri gitti. Mart ayının son günlerinde Türkiye Merkez Bankası’nın rezervleri 3 günde 26 milyar USD azaldı. Peki, bu kaynağa ne oldu? Yaşlıların emekli maaşları 14 bin lira seviyesine ulaştı ve yaşlı yoksulluğu giderek derinleşti. Mevcut asgari ücret ise 22 bin lira. Türkiye’deki kayıt dışı ekonomi, toplam gayri safi milli hasılanın neredeyse dörtte birine denk geliyor ve bu oran vergilendirilmiyor. Dolaylı vergilerin oranı ise yüzde 70’in üstüne çıkmış durumda. Bu durum, sabit gelirli ve düşük ücretli bireyler üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Şu anki ekonomik gidişat ise daha da zor bir hal almış durumda.
– Hükümet Bu Durumu Görmüyor mu, Yoksa Göze mi Alıyor?
Yönetim, bence son iki yılda yaşananları tam olarak görmek istemiyor ve pembe bir tablo çizmeye çalışıyor. Yaşanan bu sorunlar, özellikle son iki yılda yaşlı kesime yönelik bir ayrımcılığın zirveye çıkmasının bir sonucudur. Durumun bu hale gelmesi bir anda gerçekleşmedi.
– Mehmet Şimşek’in Ekonomik Görevleri Var mı?
Bence Mehmet Şimşek’in mevcut koşullarda yapabilecek fazla bir şeyi yok. Komuta ekonomisi anlayışına sahip olan ekonomistler de çözüm üretemiyor.
– Kimler Sorunları Çözebilir?
Bu toplumun özünden gelen insanlar, hayatın zorluklarını yaşayanlar ve derin yoksullukla yüzleşenler, bu sorunları çözebilir. Onların bakış açıları ve deneyimleri çok önemlidir.
– Yaşlılık Yoksulluğu Ne Anlama Geliyor?
Evet, bu konu son derece önemli ve maalesef yeterince dikkate alınmıyor. Türkiye’de 20 milyondan fazla 50 yaş üstü birey var ve bu grup ciddi şekilde mağdur. Yurt dışından gelen 40 milyar USD’lik sıcak para ve bu paranın 12 milyar USD’lık faiz maliyeti, üretim ve yatırımda kullanılamadı. Üç günde yurt dışına giden 26 milyar USD, rezervlerimizi erittikten sonra sokağa atılmış oldu. Bugün yaşlı bireylerin bakım sigortası olmaması çok büyük bir sorun. Bu para, emeklilere yönelik bir bakım sigortası sisteminin kurulmasında kullanılabilirdi. Her ailenin bu sorunla baş başa kalması, özellikle kadınları etkiliyor. Bu nedenle devlete büyük sorumluluk düşüyor; sosyal hizmetlerin desteklenmesi gerekiyor.
– Boykot Çağrılarına Verilen Tepkiler Nasıl?
Türkiye, hukuk devleti ilkelerini unutmamalıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, girişim özgürlüğü gibi konularda sert yaklaşımlar sergileyen yönetimler, bu ülkenin kıymetli geçmişini tartışmaya açıyor. Türkiye, totalitarizmle yönetilemez. Bu ülkenin ruhunda Cumhuriyet, demokrasi ve adalet var; bunlar, Atatürk’ün mirasıdır.
‘ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLARI KABUL ETMEZ’
Türkiye’nin doğal kaynakları sınırlı. Devletin asıl kaynağı, insan gücüdür ve bu insan gücü, özgürlük ve demokrasi talep ediyor. Bu değerlerden uzak durarak Türkiye’yi kalkındırma çabası asla başarılı olamaz. Atatürk’ün izinden gidenler, bu anlayışa karşı çıkacaktır. Türkiye, uluslararası düzeyde rekabet ederek, büyüyerek ve gelişerek yol almalıdır.
– Sertleşmenin Arkasında Yatan Gerçekler
Kastedilen durum, insanların alım gücünün daha da aşağı çekilmesidir. Geçim sıkıntısı arttıkça, ailelerin gözyaşları dinmeyecek.
– CHP’nin Tutumunu Nasıl Buluyorsunuz?
Yaşanan olaylar, yalnızca partileri aşan bir toplumsal harekete işaret ediyor.
– Halk mı Siyaseti Dönüştürüyor?
Evet, yapılan araştırmalara göre toplantılara katılanların yüzde 30’u milliyetçi, yüzde 57’si ise Atatürkçü. Yani, halk “Mustafa Kemal’in çocuklarıyız” diyor, partinin ismi arka planda kalıyor.
– Gelecekte Muhalefet Birleşebilir mi?
Burada bir toplumsal hareket söz konusu. Ağrı’daki ve Edirne’deki insanların istekleri ortaklaşa benzer. Sessiz çoğunluk artık taleplerini dile getiriyor ve bu durum daha da görünür hale geliyor.
– Bayram Tatilinin Uzaması Bu Etkiden Mi Kaynaklandı?
– Bu tutum seçim tarihine kadar devam eder mi?
Bu kitleye sahip çıkmak şart. Sorunları açık ve net bir şekilde masaya yatırmak gerekiyor. Çözümler üzerine net bir biçimde eğilmek gerek. Mevlana’nın dediği gibi, “Sesini değil, sözünü yükselt, çiçekleri büyüten yağmurdur gök gürültüsü değil.”
‘ÇAĞ DIŞI YAKLAŞIMLARLA OLMAZ’
9 milyon asgari ücretli ve 16 milyon emekli var. Aileleri ile birlikte 50 milyon insan, geçim sıkıntısı çekmektedir. Kayıt dışı ekonomiden büyük kazanç sağlayan küçük bir kesim, bu durumun tam tersine gelir elde ediyor. Bu bağlamda düzgün bir gelir dağılımı sağlamak zorundayız. Türkiye’nin verimliliği, üretimi ve uluslararası ticarette sağlıklı bir rekabet ile gelişmesine katkı sağlamak gerekir. Çağ dışı yaklaşımlarla bu sorunların üstesinden gelinemez. Ekonomideki belirsizlikler ve merkezi planlama düşünceleri çözüm bulunmasını engelliyor. Türkiye için demokrasi, açık toplum yapısı, özgürlük ve büyüme vazgeçilmezdir.
– “Çağ Dışı” İfadesini Açıklar mısınız?
Geçmişte gemileri hareket ettirmek için kürek mahkûmları kullanılmaktaydı. Bugün ise yaşam standardını düşürerek enflasyonu yenmek doğru değil. İki yıl önce fiyat artış oranı yüzde 38 iken, bugün tekrar aynı seviyeye gelmiş durumdayız. Enflasyonla mücadelede başarısızlık ortada. Bu süreçte halk daha fazla yoksullaştı. Ekonomi yönetimi, mücadelesini gerçeklerden uzak bir çerçevede yürütmekte.
– TÜİK’in “Yüzde 38” Rakamı Ne Kadar Güvenilir?
Haziran 2023’te fiyat artış oranı yüzde 38 olarak kaydedildi. 21 ay sonra aynı oranın tekrarlaması, bu durumun ne denli sorunlu olduğunu gösteriyor. Emekliler ve asgari ücretliler neden böyle bir fedakarlığa katlanıyor? TÜİK’in verileriyle oynadığı apaçık ortada. Önceleri, bu rakamları televizyonda duyuyorduk. Şimdi ise yöneticilerin onayı sonrasında açıklandığını biliyoruz. Kurumların bağımsız olması şart; ancak böylece elde edilen veriler güvenilir hale gelir.
‘KURUMLARIN BAĞIMSIZLIĞI ŞART’
Günümüzde, 143 mal üzerinden hesaplanan fiyat endeksi çok yanıltıcı. Toplumun ihtiyaç duyduğu 80 mal üzerinden bir değerlendirme yapılsa, daha gerçekçi sonuçlar elde edilecektir. Türkiye’nin bu meseleler üzerinde düşünmesi gerekmektedir. TÜİK ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığı esas, ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın işleyişinin yeniden düzenlenmesi şart.
‘REKLAM VE GÜÇLE SEÇİM KAZANILAMAZ’
– Erken seçim mümkün mü?
Öncelikle üretim ve verimlilik artırılmalı, tüm veriler gerçekçi bir biçimde sunulmalıdır. Belirsizliklerin giderilmesi hukuk ve demokrasi ile mümkün. Artık reklam ve güç ile seçim kazanmak geçerli bir yöntem değil. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kaldırılması hatalarını bugün daha iyi görebiliyoruz. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının kaybedilmesi, ekonomiye büyük zarar veriyor. Türkiye’ye yenilikçi bir gelecek programı sunmak gerekiyor; bu programa deneyimli ve genç görüşleri katmak şart.
– Asgari Ücrete Ara Zam Erken Seçimi Getirebilir mi?
Mevcut ekonomik sorunları “sadaka” niteliğinde yapılacak zamlarla aşmak mümkün mü? Ekonomik yapıda köklü değişiklikler yapılması şarttır. Türkiye’nin, uluslararası rekabet gücünü artıracak şekilde hukuk altyapısını yenilemesi ve demokrasisini güçlendirmesi gerekir. Aksi halde, dış dünya ile rekabet etmede zorluk yaşar.
‘İNSAN GÜCÜMÜZ EN DEĞERLİ VARLIĞIMIZ’
Ülkenin en büyük varlığı olan insan kaynaklarını çağdaş bir eğitimle donatmazsak, gelecekte büyük sorunlarla karşılaşabiliriz. Dünya pazarlarında rekabet edebilmek ve dinamik bir Türkiye yaratmak için açık toplum ve açık ekonomi ile yönetim şarttır. Kapalı toplum anlayışı, Türkiye’nin yararına değildir.
– Hükümet Benzer Bir Ekonomi Modeli mi İzliyor?
Yasama, yürütme ve yargı bağımsız olmalı; karşılıklı denetim mekanizmaları işler hale getirilmelidir. Türkiye’nin kendi içinde bir öz eleştiri yapma zamanı gelmiştir. Kuvvetler ayrımının ve etkin bir parlamenter sistemin oluşturulması kaçınılmazdır.
– Trump’ın Türkiye Üzerindeki Etkisi Ne Olacak?
Etkisi oldukça büyük olacak. Küresel düzeyde bir sertleşme yaşanıyor. ABD, Almanya, Fransa, Rusya ve Çin, teknoloji ve savunma endüstrisinde etkileyici büyümeler kaydediyor. Bu durum, coğrafi çatışmaları ve siyasi huzursuzlukları da beraberinde getiriyor.
‘TÜRKİYE, SERTLEŞMEYE TAHAMMÜL GÖSTEREMEZ’
Dünya genelinde bir sertleşme söz konusu ancak Türkiye’nin böyle bir duruma katlanacak durumu yok. Çünkü Türkiye, 1923’ten itibaren cumhuriyet ve demokrasi ile yönetiliyor. Ecevit’in tarihi “Analar oylarınızla gözyaşlarını durdurun” sözü, hala geçerliliğini korumaktadır. Bugün, anneler ve babalar daha derin bir acı yaşıyor. 1983’te Turgut Özal, askeri rejime karşı özgürlük ve demokrasiyi savunarak iktidar oldu. Vicdan ve adalet birbirini tamamlayan kavramlardır; adaletin olmadığı yerde vicdan, vicdanın olmadığı yerde adalet olmaz. Türkiye, doğal kaynaklara sahip olsa bile, demokrasi ve özgürlükten vazgeçemez. Atatürk’ün mirası, Türkiye’nin genlerinde özgürlük ve demokrasidir.
– Türkiye, Sert Dönemde Demokrasi Yönünde Adımlar Atabilir mi?
Bugünkü dünya koşulları oldukça sert. Ancak tüm bu olumsuzluklar içinde, Türkiye’nin demokrasisini ve özgürlüğünü güçlendirmesi, büyümesi ve kalkınması mümkündür. Atatürk’ün çizdiği yol, Türkiye’nin aydınlık yarınları için geçerlidir.
‘HİTLER’E RAĞMEN ATATÜRK’ÜN YOLU’
1930’lu yıllarda dünya faşizme kayarken, Türkiye, Atatürk’ün çizgisinde demokrasiyi, cumhuriyeti ve özgürlükleri savunmayı başardı. Atatürk’ün arkadaşları, bu dönemde ülkemizi totaliter bir yönetime karşı korudu. Bugün Türkiye’nin, demokrasinin ve özgürlüğün güvencesi olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu ruhu yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak gerekir.
PORTRE
Prof. Dr. Işın Çelebi, 1950 yılında Karaman’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. ODTÜ Metalurji bölümünü bitirdikten sonra İTÜ’de yüksek lisans yaptı. DPT’nin İktisadi Planlama Dairesi’nde çalıştıktan sonra, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde iktisat mastırı ve doktorasını tamamladı. 2014’te doçent, 2020’de ise ekonomide profesör unvanını aldı. Dört dönem ANAP’tan İzmir milletvekilliği yaparak, 5 yıl boyunca Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi. Morgan Stanley ve Sabancı Holding gibi büyük kuruluşların yönetim kurulu üyeliğini gerçekleştirdi.
“`
More Stories
Bakan Yumaklı’dan zirai don olayından etkilenen üreticilerle ilgili açıklama
Cengiz, karışıklığı fırsat bildi, yeni maden izni istedi
DMM’den İklim Kanunu hakkındaki iddialara yönelik açıklama